Yayınlanma Tarihi
ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumu (ICE) tarafından 15 Temmuz 2025’te yayımlanan bir iç yazışma, yasa dışı yollarla ülkeye giriş yapmış ve sınır dışı edilmek istenen kişilere kefalet duruşması yapılmamasını öngören yeni bir talimatı ortaya koydu. Bu yaklaşım, uzun süredir uygulanan hukuki standartlardan belirgin şekilde saparken, adil yargılanma hakkı, gözaltı kapasiteleri ve insan hakları bakımından ciddi sonuçlar doğurabilir.
Anayasal Güvence Tehlikede: Süresiz Gözaltı Riski
ABD Anayasası’nın Beşinci Değişikliği, “hiçbir kişi yasaya uygun yargı süreci olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” hükmünü içeriyor. Bu korumanın yalnızca vatandaşlara değil, ülkede bulunan tüm bireylere uygulandığı genel kabul gören bir ilkedir. Ancak kefalet duruşmalarının engellenmesi, sınır dışı süreci devam ederken kişilerin süresiz şekilde gözaltında tutulmasına yol açabilir. Temmuz 2025 itibarıyla en az altı eyalette, aralarında New York ve Georgia’nın da bulunduğu bölgelerde bu yeni uygulamanın fiilen yürürlüğe girdiği gözlemleniyor.
Yasal Mücadeleler ve Sistem Üzerindeki Baskı Artıyor
Kongre, ICE gözaltı merkezleri için yaklaşık 45 milyar dolarlık fon ayrılmasını ve en az 100.000 kişinin gözaltına alınmasını öngören bütçeyi onaylamış olsa da, bu yeni politikayla birlikte gözaltı altındaki göçmen sayısının “milyonlara” ulaşabileceği belirtiliyor. 29 Haziran 2025 itibarıyla ICE gözetiminde tutulan kişi sayısı 57.861 olup, bunların %71,7’sinin herhangi bir sabıka kaydı bulunmuyor. Aynı dönemde göçmenlik mahkemelerinde 3,5 milyondan fazla dava birikmiş durumda. Bu tablo, sistemin halihazırda ciddi bir yük altında olduğunu gösteriyor.
Uluslararası Tepkiler ve ABD’nin İnsan Hakları Karnesi
ABD, gözaltına alınan kişiler ve sığınmacılar için özgürlük hakkını ve keyfi gözaltı yasağını güvence altına alan çeşitli uluslararası sözleşmelere taraf durumda. Temmuz 2025’te Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanları, ABD’nin üçüncü ülkelere yönelik sınır dışı uygulamalarının yeniden başlamasından duydukları kaygıyı dile getirdi. Uzmanlar, sınır dışı işlemlerinin yargı denetimi altında yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Önümüzdeki Dönem: Mahkeme Kararları ve Siyasi Tartışmalar
Göçmenlik hukuku uzmanı Tom Jawetz’in “radikal politika değişimi” olarak tanımladığı bu yeni yaklaşımın yargıya taşınması kaçınılmaz görünüyor. Uygulamanın anayasaya aykırılığı ve yürütme yetkisinin sınırları önümüzdeki dava süreçlerinde tartışılacak. Öte yandan, gözaltı koşulları ve süresiz tutukluluk gibi konuların kamuoyunda da büyük yankı bulması bekleniyor.
Sonuç olarak, bu yeni talimat sadece idari bir uygulama değişikliği değil, aynı zamanda ABD’nin göçmenlik hukuku ve insan hakları yaklaşımında önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor. Hukukçuların görevi, hukukun üstünlüğünü ve adil yargılanma ilkesini savunarak, temel haklarla güvenlik politikaları arasında denge kurmaya katkıda bulunmaktır.
