USA Network kanalının hukuk draması Suits, zekice diyalogları, tempolu anlatımı ve merak uyandıran karakter ilişkileriyle tüm dünyada büyük ilgi görüyor. Türkiye’de çekilecek olsa “Takımceketliler” yerine “Plaza Avukatları” gibi bir ismi olacak hukuk ve dram türünde yayınlanmakta olan Suits, USA Network kanalında 23 Haziran 2011 tarihinde gösterime giren fenomen olmaya aday bir Amerikan dizisi. Dizinin başrolünde ise Gabriel Macht, Patrick J. Adams, Sarah Rafferty, Gina Torres ve Rick Hoffman ve tüm kızların hayallerini süsleyen Prens Harry ile evlenerek Sussex Düşesi unvanını alan Meghan Markle’ın olduğu bu dizi için bugüne dek toplamda 109 bölüm çekildi ve 8. sezonu yayınlanmak üzere.

Suits, anne ve babasını küçük yaşta trafik kazasında kaybeden ve anneannesiyle yaşamaya başlayan, daha sonra dekanın kızına sınav sorularını satmaktan dolayı okuldan atılan, çok zeki ve olağanüstü bir görsel hafızaya sahip Mike Ross’un, yeteneklerini kullanarak Harvard mezunu karizmatik Harvey Specter’ı kendisini New York’un bir numaralı hukuk bürosu olan Pearson & Hardman’da avukat olarak işe alınmasını konu ediyor.

Olaylar iyice sarpa sarmadan önce Pearson & Hardman unvanıyla ve Türkiye’den farklı şekilde limitet şirket olarak iştigal eden avukatlık bürosu, dizinin ilerleyen zamanlarında Pearson & Specter ve nihayetinde Pearson & Specter & Litt olarak karşımıza çıkıyor. Aslında söz konusu şirketin ilk kurulduğunda Gordon & Schmidt & Van Dyke adıyla doğduğu fakat New York dediğimiz bu şehirleşmiş ormandaki doğal seleksiyona yenik düşüp en güçlü olanın hayatta kalarak, Pearson & Hardman haline gelmesi, esasen çok da gerçekdışı değil. Her ne kadar senaryo gereği, avukatlık bürosu içerisindeki dinamikleri ve ortakların çıkarlarının ne şekilde dengede tutulduğunu anlatmak için unvan değişikliklerini, şirket- içi entrikaları ve ortaklık kavgalarını izliyor olsak da, İstanbul’daki birkaç 4 isimli avukatlık bürosunun da hukuk bünyelerinde benzeri değişikliklerin olduğunu gördüğümüz düşünülürse, aslında bu olayların diziyi çok gerçekçi kıldığını söylemek mümkün. Bu değişimlerin aklımıza William Shakespeare’in meşhur oyunu Romeo ve Juliet’teki monologu anımsattığını söyleyebiliriz; “İsim dediğin nedir ki? Güle başka isim de verseler yine bu kadar tatlı kokardı”. Hukuk bürosu ismi dediğin nedir ki, günün sonunda yaptığımız şey hukuk!

Bu ortaklık kavgaları haricinde, kural olarak Harvard Üniversitesi dışında bir üniversitenin mezununu işe almayan Pearson & Hardman’da Mike’ın bırakın Harvard mezunu olmasını, herhangi bir hukuk fakültesinden mezun olmamış olması ise Harvey Specter başta olmak üzere etrafındaki herkesi sürekli tehlikeye atmaktadır. Öte yandan, New York’un en başarılı avukatlarından olan ve duygusuz iş bitirici olmakla nam salmış Harvey Specter’ın vesayeti altında çalışmaya başlayan Mike, Harvey’nin aksine, müvekkillerini belki de gereğinden fazla umursaması sayesinde davalara farklı bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor. Harvey ve Mike’a Batman ve Robin benzetmesi boşuna yapılmıyor. Dizi boyunca birbirlerinin eksikliklerini yin ve yang olarak tamamlayan, kazanılamayacak ikilemlerin hakkından gelen bu ikilinin ayrıca birbirlerine yaptıkları sinema filmi referansları ile (Topgun, Jerry Maguire, Wallstreet, Godfather, Good Will Hunting bunlardan yalnızca bir kısmı), avukatlığın tek tip olmadığı, hatta bir kişiyi avukat yapan özelliğin sadece iyi bir pazarlıkçı olması değil, olaya kutunun dışından bakabilmesi anlamına geldiğini de gösteriyor.

Dizinin ana ekseninde, sırrını bilen insanlar arttıkça sahtekar bir avukat olmanın düşündüğü kadar kolay olmadığını gören Mike’ın, ya kendini ele verme ya da onu en başında işe alan hukuk bürosunu ateşe atmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalması bulunuyor. Mike’ın hikayesinin yanı sıra, her bölümde ana ekseni oluşturan davalar finansal yolsuzluklar, zimmete para geçirme, para aklama, vergi kaçırma, silah, petro- kimya, ilaç sektörlerindeki yolsuzluklara ilişkin ihtilafları konu ediliyor. “Hukukun bittiği yerde zorbalık başlar” sözünü haklı çıkaracak cinsten, parayı verenin düdüğünü çaldığı, kaymak tabakanın yaptığı hukuka aykırılıkların sonuçlarına katlanmadığı enstantanelerin olduğu bölümlerde, aynı zamanda yine ırkçılık ve cinsiyet temalarına da değiniliyor. Manhattan’ın en büyük hukuk bürosunun başında siyahi bir kadın avukat olması, erkekler dünyasında dimdik durabilmesi, kadınların gereksiz duygusal olduğu gibi arkaik inanışları haksız çıkarıyor!

Bu diziyi diğer hukuk dizilerinden ayıran en önemli nokta, her uyuşmazlığın mahkeme koridorlarında sona ermemesi. Genel kanının aksine, taraflar arasındaki ihtilafları çözümlemenin alternatif yollarının da olduğunu, hatta birçok zaman kapalı kapılar arkasında müvekkilin çıkarlarını bazen gözdağı vererek, bazense hukuka aykırı olmaya ramak kala yöntemlerle korumaya çalışmanın da mümkün olduğu görülüyor. Dizide kullanılan caz müzikleri, kristal bardaklarda içilen viskiler, Michael Jordan veya Michael Phelps gibi ünlü sporcuların müvekkil olması, leb demeden leblebiyi anlayan muhteşem hukuk sekreterleri, avukatların jilet gibi giyindikleri İtalyan marka özel dikim takımlarla şovmen edasında müvekkillerinin haklarını korumaları ise izleyiciyi avukatlığa özendirecek cinsten. Aynı zamanda teorik hukukun derinliklerine girerek, herhangi bir hukuki bilgiye sahip olmayan izleyiciyi bunaltmadan, bir aksiyon filmi havasıyla izleyeni tatmin ediyor. Öte yandan, bazı noktalar Türkiye’de avukatlık yapan insanların dizinin ne kadar gerçekçi olduğunu çokça sorgulamasına neden oluyor; inandığı şey için kıdemli ortak avukatına karşı çıkan bir kıdemsiz avukatın işten yaka paça atılmadığı bir dünyayı hayal etmek mümkün değil…

Dizinin gerek kuvvetli yapım ekibi ve gerekse sağlam oyuncu kadrosu Suits’in iMDb’den 10 üzerinden 8.4 puanı fazlasıyla hak etmesini sağlıyor. Halihazırda izlenecek 7 sezon bulunması ve dizinin 8. sezonuyla tekrar ekranlara dönecek olması ise, potansiyel izleyiciler için çok iyi bir haber! Tüm bu yazıya rağmen diziyi izlemek isteyip istemediğinize henüz karar veremediyseniz, aşağıda paylaştığımız repliklere bir göz atmanızı öneririz; zira altına imza atılacak türden bu cümleler diziyi çok güzel özetliyor!

Seninle aramızdaki fark şu: Sen az miktarda kaybetmiş olmak istiyorsun. Ben ise büyük kazanmak istiyorum.

Harvey Specter

Avukat olmak kim olduğu fark etmeksizin ihtiyacın olduğunda birinden yardım isteyebilmektir.

Jessica Pearson

Biri sana silah doğrulttuğunda yapılacak en iyi şey nedir? Dediklerini yapmak mı yoksa sana ateş etmesine izin vermek mi? Hayır, ikisi de değil! Silahı ellerinden alıp daha büyük bir silah çıkarmak veya yapılabilecek 146 başka şeyden birini yapmaktır.

Harvey Specter

Bırak senden istedikleri kadar nefret etsinler, ismini doğru yazsınlar yeter.

Harvey Specter

İhtimallere oynama, karşındakine oyna.

Harvey Specter

Kazananlar asla bahane üretmezler.

Harvey Specter