Tekel mi? Rekabet mi? Teknoloji Devi Apple’a Antitröst Davası

Yayınlanma Tarihi

Üniversitenin ilk günlerinde, oryantasyon etkinlikleri kapsamında muhteşem bir orkestra dinletisinin ardından kapanışı yapmak üzere kütüphane müdürünü sahneye davet ettiklerini hatırlıyorum. Müdür, karşısındaki genç kitleye baktı ve sözlerine şu soruyla başladı;

iPhone kullananları görebilir miyim?”

Her zaman Apple marka ürünlerin ne denli yaygın olduğunu konuşurduk, fakat kafamı yukarı kaldırıp etrafıma baktığımda, insanların bu markaya olan ilgisinin, benim düşündüğümden çok daha yoğun olduğunu fark ettim.

21 Mart 2024 tarihinde, Apple, ABD Adalet Bakanlığı öncülüğünde, 16 eyalet ve bölge başsavcısının da katılımıyla, öyle bir davaya konu edildi ki, sebebi her ne olursa olsun, markaya bağlılığa, daha doğru bir ifadeyle bağımlılığa, ilişkin sorguladığımız tüm bu hallerin, ticari hayatın ve pazar işleyişlerinin üzerindeki o kritik nüfuzu gözler önüne serildi.

Davanın dayanağı olan ve ihlal edildiği savunulan yasalar genel olarak, rekabetçi piyasalarda tekelleşmenin önlenmesi hükümlerinden ibaret. Dünyada lokal veya global piyasalarda bu tür hükümlerin ihlal edilmesi durumlarıyla sıkça karşılaşıyoruz. Rekabetçi piyasalarda tekelleşmenin önlenmesi hükümlerinin ihlali olarak değerlendirilen uygulamalar genellikle; fiyat kartelleşmeleri, pazarın belirli rakipler arasında paylaşılması, belirli bir müşterinin veya tedarikçinin rakiplerle iş yapmamasını sağlayıcı boykotlar, bağlayıcı nitelikte yapılan anlaşmalar, ayrımcılık, yıkıcı fiyatlandırma politikaları, yanlış reklam ve aldatıcı uygulamalar, göstermelik rekabet piyasası oluşturmak, tekelleşme hedefli yapılan birleşmeler ve devralmalar gibi durumların varlığı ile gündeme gelebilir. Esasen, değerlendirildiğinde, neredeyse tekelleşmenin önlenmesi hükmü ihlali yaratan uygulamaların tamamına yakını, bu başlıklardan en az birinin altına dahil edilebilecektir. Fakat bu kez Apple’ın rekabete aykırı uygulamaları, çok farklı bir açıdan ele alınarak bu hükmün ihlali olarak değerlendirildi.

Şikayetin içeriği esasen şu şekilde;

Apple, akıllı telefon ve performans akıllı telefonları pazarlarında tekel gücüne sahiptir ve iPhone üzerindeki kontrolünü geniş, sürekli ve yasadışı bir davranış biçiminde kullanmaktadır. Bu rekabete aykırı davranış, Apple’ın tekel gücünü sürdürürken mümkün olduğunca fazla gelir elde edebilmesi üzerine kurgulanmıştır. Apple’ın rekabete aykırı davranışları, birçoğu bugün de gelişmeye devam eden çeşitli stratejik hamle biçimlerine bürünmektedir.

Apple’ın, geliştirmekte olduğu ve rekabete aykırı neticeler elde etmesini sağlayan stratejiler içerisinde yer alan kalemler özetle;

Yenilikçi Süper Uygulamaların Engellenmesi:

Apple, tüketicilerin rakip akıllı telefon platformları arasında geçiş yapmasını kolaylaştıracak geniş işlevselliğe sahip uygulamaların büyümesini engelliyor.

Mobil Bulut Akış Hizmetlerinin Bastırılması:

Apple, tüketicilerin, pahalı akıllı telefon donanımı için ödeme yapmak zorunda kalmadan, yüksek kaliteli video oyunlarının ve diğer bulut tabanlı uygulamaların keyfini çıkarmasına olanak tanıyacak bulut akışı uygulamalarının ve hizmetlerinin geliştirilmesini engelliyor.

Platformlar Arası Mesajlaşma Uygulamalarının Hariç Tutulması:

Apple, platformlar arası mesajlaşma kalitesini daha kötü, daha az yenilikçi ve kullanıcılar için daha az güvenli hale getirerek müşterilerinin iPhone almaya devam etmesini sağlamaya çalışıyor.

Apple Dışı Akıllı Saatlerin İşlevselliğinin Azaltılması:

Apple, başka marka akıllı saatlerin işlevselliğini sınırlandırarak, Apple Watch satın alan kullanıcıların, iPhone satın almaya devam etmemeleri halinde ciddi zarar ettiren maliyetlerle karşı karşıya kalmalarına neden oluyor.

Üçüncü Taraf Dijital Cüzdanların Sınırlandırılması:

Apple, üçüncü taraf uygulamaların tıklayarak ödeme işlevi sunmasını engelleyerek, platformlar arası Apple tarafından geliştirilenler dışında dijital cüzdanların oluşturulmasını engelliyor.

ABD Adalet Bakanlığı ve katılanlar, geleceğin cihazları ve teknolojileri üzerinde haddinden fazla bir güç elde etmek ve bu gücü korumak, genişletmek ve yaygınlaştırmak için her türlü teşviki yaratan Apple markasının rekabete aykırı davranışını telafi etmek için Amerikan halkı adına adil bir çözüm aradığını ifade ediyor. Başsavcı Yardımcısı Lisa Monaco, 

Ne kadar güçlü, ne kadar öncü, ne kadar popüler olursa olsun, hiçbir şirket yasaların üstünde değildir. Aldığımız aksiyon ile bu ilkeye olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden teyit ediyoruz.

diyerek durumu ifade ediyor.  

Tüm bu iddiaların gerçekten bu denli ses getirecek biçimde ve hatta yasaların dahi üstüne geçme noktasına gelebileceği ihtimali ile birlikte değerlendirilmesi ne derece kabul görecektir bilinmez ancak bir bakıma, sektöründeki tüm gelişmelere öncülük eden, bir an bile gelişmelerden geri kalmayan ve dahi sektördeki gelişime liderlik eden bir markadan bahsediyoruz. Dolayısı ile Apple’ın tüm ürünlerinde sağlamaya çalıştığı açık güvenlik ve güvenilirlik stratejilerinin, marketin rekabetini artıran da bir tarafı olabilir. Çünkü biliyoruz ki, bazı tehditlere karşı bilinen markaların aldığı veya almak üzere harekete geçtiği belirgin önlemlerin bir çoğunun temelinde, Apple stratejileri yatıyor.