Cemal Aybars Sanal (Yapı Kredi)

In-House bölümümüzün bu sayısında, 1944 yılında kurulan ve Türkiye’nin 4. büyük özel bankası olan Yapı Kredi’nin genel müdürlüğünü ziyaret ettik. Yapı Kredi’nin Hukuk Yönetimi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sn. Cemal Aybars SANAL ile eğitim, hukuk ve bankacılık sektöründen, hobilerine kadar birçok konu hakkında konuştuk; tecrübelerini ve tavsiyelerini dinledik. Bizler için çok verimli ve keyifli bir sohbet oldu. Ayırdığı değerli vakit için kendisine bir kez daha teşekkür ederiz.

İlk olarak kendinizden biraz bahseder misiniz? Özellikle, bu mesleği tercih sebepleriniz ve eğitim hayatınız hakkında bilgi paylaşabilirseniz seviniriz.

Fenerbahçe’de, oldukça büyük bahçesi olan müstakil bir evde doğdum ve büyüdüm. Babam o zamanlar uluslararası ihtilaflar da dahil olmak üzere, birçok yabancı ve Türk müvekkili olan tanınmış bir avukattı. Hafta sonları bahçemizde yemek sofraları kurulur, babamın fakülteden sınıf arkadaşları da dahil olmak üzere bir sürü avukat misafir gelir ve yenilir içilir, bu meyanda gece yarılarına kadar hukuki meseleler tartışılırdı. Yaşım küçük olmasına rağmen, ben de meclislerine yandan katılır ve hevesle onların tartışmalarını dinlerdim. Tartıştıkları konuları anlamam tabii ki söz konusu olamazdı ama ben onların hararetli tartışmalarını, birbirlerinin sözünü hiç kesmeden ve sabırla karşılıklı olarak dinlemelerine bayılırdım. İşte bu ortamlar ve evimize gelen baba dostu avukatlar ve onların sohbetleri, beni daha ilkokuldayken, büyüyünce avukat olmaya sevketti; hatta, başka hiçbir mesleğin mensubu olmayı düşünmedim diyebilirim. Yaşım büyüdüğünde idrak ettiğim bir gerçek de, bahsettiğim sohbet toplantılarına katılan kişilerin çoğunluğunun sonradan öğrencisi olduğum İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğretim görevlisi oldukları gerçeğiydi. Bugüne geldiğimde, daha küçük yaşta olmama rağmen kendi yapıma uygun bir meslek seçimi yaptığımı düşünüyorum.

Şirket avukatlığı kariyer planlamanızda var mıydı? Meslek yaşamınızın ilk yılları hakkında bilgi almak isteriz.

1977 senesinde İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdim ve aynı yıl babama ait hukuk bürosunda çalışmaya başladım. Sabahları evvela Beyazıt’a okuluma gidiyor, okuldan sonra da Karaköy’de bulunan büromuzda çalışıyordum. Bir öğrenci olarak yapabileceğim işler son derece sınırlı olduğundan, ofisimizdeki eski dosyaları inceleyerek okuduklarımdan notlar ve dersler çıkarıyordum. Tercüme işlerine yardım ediyor, müvekkiller ile yapılan toplantılara girerek toplantı zabıtlarını tutuyor ve öylesi ortamlarla ilgili usul ve adap konularında bilgi ve görgü edinmeye çalışıyor, aşağı yukarı hergün ara kararlarının gereklerini yerine getirmek üzere çeşitli adliye kalemlerine gidiyordum.

Teori ve pratik arasında ne gibi farklar bulunduğunu görmek açısından, okulda aldığımız teorik bilgilere ilaveten ve henüz öğrenciyken, bir avukatlık bürosunda çalışmanın çok faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, şimdi rahmetli olan muhterem hocam ve büyüğüm Av. Gündüz AYBAY nezdinde avukatlık stajımı tamamladım, ruhsatımı aldıktan sonra da babam ile ortak sıfatıyla çalışma hayatım başladı. Zaten yıllardır büroda çalışmakta olduğumdan, hayatım büyük bir değişikliğe uğramadı ise de, avukat sıfatıyla duruşmalara çıkmanın bana büyük zevk ve onur verdiğini söylemeliyim. Av. Gündüz AYBAY, aynı zamanda Denizcilik Yüksek Okulu’nda hocalık yapan bir kaptandı. Bu sebeple, büromuza gelen türlü çeşitli ihtilaflara, denizde çatışmalar, yükten doğan hasar ve sorumluluk davaları da dahildi. Stajyeri olduğum ve derin sevgi ve hürmet duyduğum Av. Gündüz AYBAY nezdinde, söz konusu türde işlerde de büyük zevk alarak çalıştım ve hukukun bu dalında da tecrübe sahibi oldum. Mesleğe ilk başladığımda duyduğum ve mesleğimin bana tattırmış olduğu zevk ve onur hissiyatını hiç kanıksamadım, hâlâ da aynı duygularla çalışmaya devam ediyorum.

8 sene kadar bağımsız avukatlık yaptıktan sonra Shell, White&Case gibi uluslararası şirketlerde çalıştım. Shell şirketinde icra kurulu üyeliği ve genel müdür yardımcılığı, vakıf yönetim kurulu üyeliği makamlarında görev ifa ettim. 10 senedir Yapı Kredi’nin Hukuk Yönetimi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.

Yapı Kredi hukuk müşavirliği hakkında bilgi verir misiniz? Bünyenizde çalışan avukatlar ağırlıklı olarak hangi konularda hizmet veriyor? Başka hukuk bürolarından destek alıyor musunuz?

200 kişiyi aşkın kadromuzla, Yapı Kredi ve onun yurt dışındaki ve yurt içindeki iştiraklerinin tüm hukuki destek ihtiyaçlarına cevap vermeye gayret ediyoruz. Söz konusu iştiraklerimizin içerisinde Yapı Kredi Leasing ve Yapı Kredi Faktoring gibi kendi sektörlerinde yıllardır lider pozisyonunda olan şirketler de var. Bankamızın yurt geneline yayılmış 850’den fazla şubesi var. Günlük işlerimizin içerisine, şubelerin hukuki destek ihtiyaçlarına anında cevap vermek de dahil.

Bankamızın kredi alacaklarının takibi de sorumluluklarımızın arasında. Söz konusu tahsilat faaliyetleriyle ilgili olarak dış avukatlık büroları ile işbirliği yapıyoruz. Tüketici mevzuatı, tüketicilere karşı açılacak dava ve takiplerin tüketicinin ikametgahı mahkemesinde görülmesini emrettiğinden, bu durum zaten kendiliğinden zorunlu hale gelen bir ihtiyaç; Türkiye’nin her şehrine yetişebilmemiz ve davalarımızı sağlıklı bir şekilde takip edebilmemiz başka bir şekilde mümkün değil.

Kariyerine bankacılık/ finans alanında başlamak isteyen yeni mezun hukukçulara ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Kariyerlerine bankacılık/ finans sektöründe başlamayı düşünen genç meslektaşlarıma öncelikle İngilizce lisanını çok iyi derecede konuşabilmeyi ve yazışabilmeyi öğrenmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Bankacılık sektörünün yarısından fazlasının yabancıların elinde olduğu bir sektörde başarılı olabilmek ve yükselebilmek için, İngilizce lisanına çok iyi derecede hakim olunabilmesi gerekiyor. İngilizce bilmeden de çok iyi bir avukat/hukukçu olunabilir tabii ancak bu tavsiyem özellikle yöneticilik pozisyonlarına gelmeyi hedefleyen genç meslektaşlarım için geçelidir.

Bildiğiniz gibi, özellikle sizlerin dönemine kıyasla, türkiye’de çok fazla hukuk fakültesi açıldı; dolayısıyla, her sene hukukçu sayımız artıyor. Bu kapsamda, meslektaşlarımıza fark yaratmaları için ne yapmalarını önerirsiniz?

Eskiden pek öyle değildi ancak özellikle son senelerde meslektaşlarımızın belli konularda uzmanlaşmaya gittiğini gözlemliyorum. Bu itibarla, genç meslektaşlarımıza, genel manadaki bilgilerini sürekli geliştirmelerine ilaveten, kendi yapılarına nispeten daha yakın olduğunu düşündükleri konularda uzmanlaşmalarını tavsiye ederim. Bu amaçla sadece yurt içindeki gelişmeler değil ve fakat globalleşmeyle birlikte artık çok daha yakın hale gelmiş olan dış dünyadaki gelişmelerin de takip edilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Sizin de hem hukuk bürosu hem de şirket avukatlığı tecrübeniz var. İkisini kıyasladığınızda ne gibi avantajları ve dezavantajları olduğunu düşünüyorsunuz? Zira, günümüzde öğrenciler, yeni mezun meslektaşlarımız bu konuda oldukça kararsızlar. Sizin bu konudaki tecrübeleriniz yardımcı olabilir diye düşünüyorum.

Avukatlık mesleğini kendi bürosunu açarak bağımsız şekilde yapmak veya bir şirket bünyesinde çalışmak, mesleğe yeni başlayacak olan meslektaşlarımız için hep bir ikilem teşkil etmiştir. Gerçekten, bu konuda verilmesi gereken karar, hiç de kolay bir karar değil. Bu konudaki şahsi görüşüm, mesleğe yeni başlayan kişilerin evvela bir şirket bünyesinde çalışmaya başlayarak tecrübe edinmeleri, daha sonra arzu ederlerse bağımsız çalışma şekline yönelmeleridir. Böyle düşünmemin nedeni, şirket yapısı içerisinde birden fazla avukat bulunması ihtimalinde ki çoğunlukla öyledir, daha tecrübeli meslektaşların bilgi ve deneyimlerinden faydalanma imkanı bahşetmesi gerçeğinden kaynaklanıyor. Bu söylediğimin daha ziyade büyük şehirlerde yaşamayı tercih eden meslektaşlar için geçerli olduğunu, hayatını küçük merkezlerde yaşamayı tercih eden meslektaşlarımız için çok da gerekli olmayabileceğini düşündüğümü de kaydetmeliyim. Böyle düşünüyorum zira küçük merkezlerdeki ihtilaflar çoğunlukla arsa-arazi ihtilafları, boşanma davaları, karmaşık mahiyet arz etmeyen hukuki ihtilaflar oluyor ki, bu tür işler kurumsal bir ortamda yaşamadan da pekala başarılabilecek türden işlerdir. Küçük yerlerde karmaşık ihtilaf olmaz demek istemiyorum tabii ama belirttiğim üzere, ihtilafların çoğunluğu belirttiğim türlerden ihtilaflardır.

Bankacılık sektörünün yapısı ve sağlıklı işleyişi ülke ekonomisinin gelişimi açısından oldukça önemli. Günlük hayattaki ekonomik dalgalanmalar bankacılık sektörünü ne ölçüde etkiliyor? Departman olarak ne gibi önlemler alıyorsunuz?

Hepimizin malumu olduğu gibi, bankalar, ticaret hayatının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Her daim inişli çıkışlı bir ekonomik gidişatın tezahür ettiği ülkemiz için de durum tabii ki böyle. Ekonomik hayatın zorlaştığı, insanların borçlarını ödemeye zorlandığı dönemlerde, doğal olarak bizim işlerimiz de hem artıyor hem de daha zorlaşıyor. Böylesi dönemlerde de her zaman olduğu gibi bankamızın başarısına katkıda bulunmak için elimizden gelenin azamisini yapıyoruz.