SAYI 06 / KİTAP ÖNERİSİ / AV. ESRA GÜLTEKİNER EMEKLİ (H+ KÜLTÜR & SANAT EDİTÖRÜ)
Yakın bir zamanda kaybettiğimiz başarılı yazar Harper Lee’nin (1926-2016) yayınlanan ilk kitabı olan “Bülbülü Öldürmek (To Kill a Mockingbird)”, 1960 yılında yayınlandığında büyük ses getirmiş ve pek çok dile çevrilerek yazarını dünya çapında üne kavuşturmuştu.
Toplumsal ön yargıları ve sıfatları ortadan kaldırırsanız geriye yalnızca gerçeklerin kalacağını okuyucuya çarpıcı bir şekilde aktaran ve okuyucuya gerçek cesaretin ne olduğunu sorgulatan evrensel bir hikaye.
Amerika’da siyahi insanlara ırkçılığın had safhada olduğu bir eyalet olan Alabama’da doğup büyüyen Harper Lee, Bülbülü Öldürmek eseriyle edebiyat çevrelerince çok başarılı bulunmuş ve kitap 1961 yılında, edebiyat alanında en prestijli ödüllerden biri olan Pulitzer Ödülü’nü de kazanarak, modern Amerikan Edebiyatı klasikleri arasındaki yerini aldı. Bir yıl sonra (1962) Gregory Peck’in başrolü ile filme çekilen ve Peck’e Oscar ödülü kazandıran kitabın yayınlandığı tarih itibarıyla, konusunun devrim niteliğinde olduğu da bir gerçek.
Bununla beraber, Harper Lee’nin yıllarca başka bir roman yazmamış olması, edebiyat çevresi açısından üzüntüyle karşılansa da, yazar vefatından bir yıl önce, yani 2015 yılında, ilk kitabın devamı niteliğinde olan “Tespih Ağacının Gölgesinde (Go Set a Watchman)” kitabı yayınlandı. 1
Kitap kısaca, 7 yaşlarında küçük bir kız çocuğunun gözünden, Amerika’nın meşhur güney eyaletlerinden Alabama’da, 1930’lu yıllarda yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği anlatıyor. Yaşadıkları Maycomb kasabasında avukatlık yapan Atticus Finch’in küçük kızı Scout Finch, kendisinden dört yaş büyük abisi Jem Finch, siyahi hizmetçileri Calpurnia ve yazları beraber vakit geçirdikleri çocukluk arkadaşı Dill ile sade ve mutlu bir hayata sahiptir. Rutin hayatlarını önemli ölçüde değiştiren olay, beyaz bir kıza tecavüz iddiası ile yargılanan siyahi bir adam olan Tom Robinson’u savunma görevinin babası tarafından üstlenilmiş olmasıdır. Avukat Atticus Finch’in ön yargılı kasaba halkının karşısına tek başına çıkmış olması görülmemiş bir mücadeledir. Irkçılık ve sınıf ayrımı günlük hayatına işlemiş bir kasabada, bir anda bütün dikkatler Finch ailesine çevrilecek ve bu tecavüz davasının görüldüğü zaman zarfında, Scout’un hayata ve insanlara karşı bakış açısı geri dönülmeyecek şekilde değişecektir.
Romanın en başarılı bulunan yönlerinden biri, anlatımın, gözlemlerin ve kıyaslamaların gerçekten küçük ve zeki bir kız çocuğunun hayal gücüne uygun ve başarılı bir şekilde yazıya aktarılmış olmasıdır. Ek bilgi olarak, yazarın kitaptaki yargılama sahnesini yazarken, on yaşındayken şahit olduğu bir ceza davasından esinlendiği ve kitaptaki Dill karakterinin de çocukluk arkadaşı ve yazar Truman Capote olduğu da söylenenler arasında…
Günümüzde bile hâlâ aktüel olan adalet, eşitlik ve ırkçılık gibi temaları toplum ve birey olarak insan üzerinden başarılı gözlemlerle anlatan bu kitabı, okuma listelerinize eklemenizi tavsiye ederim.
İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır. Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülü öldürmek günahtır.
- Harper Lee, Tespit Ağacının Gölgesinde kitabını ilk kitaptan önce yazdığını ancak yıllarca yayınlamadan beklettiğini belirtmiştir. ↩︎