![](http://www.hplusdergi.com/wp-content/uploads/2024/01/OpenAccess-2-1024x246.png)
SAYI 06 / HUKUK MAKALESİ / PROF. DR. MURAT VOLKAN DÜLGER
Yapay zekalı varlıkların hayatımızın her alanına girdiği bu dönemde, teknolojide yaşanan gelişmelere paralel olarak, aslında bu ifadenin tek başına içinde bulunduğumuz durumu tanımlamakta yetersiz kaldığı bir sürece girdik. Bunun nedeni ise yapay zekanın hayatımızın her alanına girmiş olması kadar, aslında bizim de yapay zekayı hayatımızın her alanına kabul etmiş olmamızdan kaynaklanıyor. Özellikle son zamanlarda, her türlü faaliyetimizi gerçekleştirmemizi kolaylaştıran gelişmeler ve bu gelişmelerin sağladığı kolaylıklardan en üst düzeyde faydalanmadan ve adeta bu teknolojik gelişmelerin nimetlerini kullanmadan işlerimizi gerçekleştiremez hale gelmiş durumdayız.
İnsanlar ve yapay zeka algoritmalarıyla donatılmış yazılımlar ile gün geçtikçe daha fazla gelişim gösteren yapay zekalı varlıklar, gittikçe iç içe girmekteler. Bu durum, yapay zekalı yazılımların ve robotların, insanların cinsel hayatları üzerinde etkili olması sonucunu da doğuruyor. Yapılan bir araştırma, teknolojik gelişmelerin büyük bir çoğunluğunun savaşların tetiklemesiyle yaşandığını ancak bu gelişmelerin en çok kullanıldığı ve yararlanıldığı alanların cinsellik ve seks olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle iki savaş dönemi arasındaki süreç içinde teknolojik ve bilimsel alanda yaşanan gelişmelerin büyük bir ivme kazandığı da bilinen bir gerçektir. Yapay zeka ve robotlar da gelişme gösterdikleri günden bu yana çeşitli yollar aracılığıyla insanların cinsel duygularını tatmin etme amacıyla kullanılıyor. Bununla birlikte son zamanlarda bu varlıkların yalnızca dışarıdan insanları tatmin etmek amacıyla kullanılması değil, bizzat olayın içerisinde dahil olarak insanlar ve robotlar arasında duygusal yakınlaşma olabileceği ve hatta daha da ileri gidilerek, bunlar arasında cinsel çekim sonucu seks yapılabileceği gündeme gelmiştir.
![](http://www.hplusdergi.com/wp-content/uploads/2024/01/H_06_hukuk_makalesi_insanlarin_yerini_seks_robotlari_mi_aliyor-_volkan_dulger_01-1024x576.jpg)
İnsanlar ve robotlar arasındaki cinsel yakınlaşmaya ilişkin araştırmaların tümü, hem yapay zekanın daha fazla geliştiği hem de cinsellik ve seks olgusunun siyasi, dini ve sosyal kültürel nedenlerden dolayı daha rahat konuşulabildiği ve tartışılabildiği Amerika ve Avrupa’da yapılmaktadır. Türkiye’de henüz konuyla ilgili herhangi bir araştırma veya tartışma platformu bulunmuyor ancak ülkemizde de teknolojinin yoğun bir biçimde kullanılması ve gelişmesi nedeniyle, yapay zekalı varlıkların hayatımızdaki yeri, geleceği ve neden olabileceği problemler kapsamında cinsellik ve seks üzerindeki etkileri de tartışılmalıdır.
İnsanların bir robotla olan beraberlikten zevk alabilmesi ve cinsel duygularının daha fazla tatmin olması gerçekten mümkün olabilir mi? İnsanlar, robotlardan daha çok zevk alacak ve seks partneri olarak robotları tercih edebilecek ve hatta bu robotlara aşık olabilecek mi? Gerçekten evli bir çift arasında bir robot yüzünden kıskanmalar, tartışmalar ve kavgalar yaşanabilecek ve bu kişiler boşanabilecek mi? Zinanın suç olarak düzenlendiği ülkelerde eşlerden birinin bir robotla seks yapması halinde, bu kişinin suç faili sayılması mümkün olabilir mi? Bir robotla seks yapmak haklı bir boşanma sebebi sayılabilir mi, sayılmalı mı? Robotla zorla birliktelik yaşayan bir kişi cinsel saldırı suçunun faili mi olacak yoksa bu varlıklarla zor kullanarak beraber olmak, farklı bir suç tipiyle mi düzenlenecek yoksa mala zarar vermek olarak mı değerlendirilecek?
İnsanlar ile yapay zekalı varlıklar / robotlar arasında duygusal yakınlaşma ve seks mümkün olabilir mi?
İlk olarak bu soruya tereddüt etmeksizin mümkün olduğu yönünde cevap vermek yerinde olacaktır. İnsan yaşamında cinselliğin yeri ve rolüne baktığımızda, bunun esasen çok eski yıllardan bu yana var olduğunu, buna karşın sadece üremek yönü olduğu düşünülen cinsellik kavramına yapılan araştırmalarla başta psikolojik ve toplumsal olmak üzere, birçok farklı bakış açısı getirildiğini görmekteyiz.
Ayrıca insanların, teknolojinin henüz gelişmediği çağlarda dahi cinsel zevk ve tatminini en üst seviyeye ulaştırmak için çabaladığı ve çeşitli araçlar ortaya çıkardığı görülmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle beraber bu araçların gelişim göstererek insanlara daha fazla zevk verecek hale gelmesi ve insanların bu araçlara karşı duygusal hisler besleyerek, sadece zevk almak için kullanılmaktan ziyade, bunlarla seks yapma isteği söz konusu olmuştur. İnsanların bu şekilde gelişim gösteren cinsellik sürecinde, tıpkı insanlar gibi davranabilen ve insansı özellikler gösterebilen robotların yer almaması mümkün değildir. Nitekim günümüzde halihazırda bunun birçok örneği bulunmaktadır. Teknolojinin bu hızlı gelişimi karşısında yakın zamanda daha fazla insani özellikler gösteren ve adeta bir insandan güçlükle ayırt edilebilecek robotların yapılacağını ve insanlar ile robotlar arasında yaşanacak aşk ve seks ilişkisinin yaygınlaşacağını ve hatta normalleşeceğini düşünmekteyim.
İnsanlar ile robotlar arasındaki yakınlaşmaya ilişkin araştırma ve incelemeler, bu ülkelerde hem teknolojinin daha fazla gelişmiş olması ve yapay zekalı varlıkların daha erken konuşulması hem de cinsellik ve seksin gerektiği gibi oldukça doğal kabul edilerek rahat bir biçimde konuşulup tartışılan bir alan olması nedeniyle, Amerika ve Avrupa’da başlayarak hızla devam etmektedir. Konuyla ilgili tartışmalar yapılmakta, kitap ve makaleler yayınlanmakta ve avantaj ve dezavantajları üzerine düşünülerek olası tehlikelere karşı da çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Nitekim, özellikle sosyologlardan oluşan alanında uzman çok sayıda bilim insanı, “Robotlar ile Seks ve Aşk Hakkında Uluslararası Kongre (International Congress on Love and Sex with Robot)”nin dördüncüsünü Amerika’da bulunan Montana Üniversitesi’nde gerçekleştirecektir.
Robotlar ile insanlar arasındaki duygusal ve cinsel olarak yaşanacak ilişkilerin konu edildiği Kanadalı astronom David Levy tarafından 2007 yılında yayınlanan “Robotlarla Seks ve Aşk: İnsan Robot İlişkilerinin Evrimi” isimli kitapta, insanlığın tıpkı zamanla eşcinsel evliliği kabul ettiği gibi robotlarla aşkı ve onlarla evlenmeyi de zaman içinde kabul edeceği ileri sürülmüştür. Kitapta insanların yalnızlık problemi yaşadığını ve bu problemin seks robotları ile aşılacağı belirtilmiştir. Gerçekten de özellikle sosyal medya araçlarının bu denli yaygınlaşmasıyla beraber insanların esasen sosyalleştiği değil, yalnızlaştığına ilişkin araştırma sonuçlarına ulaşılıyor. İşte bu yalnızlığın robotlarla doldurulacağı ve dolayısıyla insanların bu robotlara karşı duygusal hisler besleyeceği mümkün görünüyor. Ayrıca pedofili hastalığı tedavisinde robotların kullanılabileceği gibi, insan ve robotların birlikteliklerinin avantajlı olabilecek yönlerine de değiniliyor.
Günümüzde insanlar ve robotların beraber olması halinde, bu durumun olası fayda ve zararlarına ilişkin tartışmalar çeşitli fikirler kapsamında devam ediyor. Ergenlik çağına henüz girmiş bir bireyin ilk cinsel deneyimini bir robotla yaşaması, bu kişi üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracaktır? Sırf bu iş için yapılmış bir robotun tecrübesinden faydalanabilmesi ve öğrenmesi, ayrıca bilinçli bir robottan oldukça zevk alabilmesi faydalı sayılabilecekken, kişi bu robotla olan birliktelikte özellikle duygusal bakımdan bir insanla alabileceği hisleri alabilecek midir?
Pedofili hastalarının tedavisi için çocuk görünümünde robotların kullanılması, tedavinin olumlu yönde seyretmesini mi sağlayacak yoksa hastalığın ilerlemesine mi sebep olacaktır? Diğer açıdan tedavide olumlu gelişmeler sağlanacak da olsa çocuk robotların bu yönde kullanılması ahlaka ve hukuka uygun mu sayılacaktır? Bu aykırılık toplumdaki diğer insanlar açısından mı yoksa kullanılan çocuk robot yönünden mi değerlendirilecektir? Zira böyle bir yöntemin diğer insanlar üzerindeki psikolojik etkileri değerlendirilmelidir. Buna karşın robotun ileri düzeyde insansı özellikler göstermesi ve buna çeşitli haklar tanınması halinde bu yöntemin çocuk robot üzerindeki etkileri bağlamında, hukuka uygunluğu tespit edilmeye çalışılmalıdır. Son olarak ilerleyen teknolojiyle beraber gerçekten insan gibi hissedebilen robotların yapılabilmesi ihtimalinde, bu robotların bu şekilde kullanımı kabul edilebilecek midir?
Öte yandan daha çok kadınların seks kölesi olarak kullanıldığı günümüzde, özellikle sadece seks yapmak için öngörülmüş ve programlanmış robotların bu soruna bir çözüm olabileceği düşünülmektedir. Böylece hem insanların seks kölesi olarak kullanılmasında azalma gerçekleşecek hem de cinsel yolla bulaşan hastalıkların önüne geçilecektir. Şu an için menfaat dengesi bakımından bir robotun seks işçisi olarak kullanılması, bir insanın kullanılmasından daha iyi bir fikir gibi geliyor olsa da, öngörüldüğü gibi kendi hak ve özgürlüklerini talep eden veya sahip olan robotların söz konusu olacağı dönemlerde, bu robotların insanlar tarafından bu şekilde kullanılması, o dönemin hukukuna uygun olacak mıdır? Robotlar kendilerini seks kölesi olarak kullandıracaklar mıdır? Ayrıca buna rıza gösterilse dahi robotlara da insanların kişilik haklarına benzer haklar tanındığında, bu rıza bir hukuka uygunluk nedeni olarak mı kabul edilmelidir?
Görüldüğü gibi yapay zekalı varlıklar ile insanlar arasındaki duygusal ve cinsel yakınlaşmanın öngörülebilen olası neticeleri üzerinde özellikle mevcut problemlere çözüm oluşturup oluşturamayacağı kapsamında fikirler üretilmekte ve çeşitli eleştirilerle bu fikirler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Tartışılan her konu ayrı bir hukuk alanının konusuna giren bir sorunu ve dolayısıyla sonucu ortaya çıkarıyor. Bu nedenle konuya ilişkin yaşanan gelişmelerin mevcut hukuk düzeni üzerinde ne gibi etkiler doğurabileceği ihtimali üzerinde düşünülmeli ve robotların seks için kullanılması pratik bir amaca hizmet edecek olsa da, gelecekte robotların kişi olarak değerlendirilmesi ihtimali doğrultusunda, bu durumun hukuka uygunluğu tespit edilmeli. Bu noktada belirtmek gerekir ki, çocuk robotlar dahil olmak üzere yapay zekalı varlık ve robotlarla cinsel birliktelik henüz hiçbir ülke tarafından sınırlandırılmamış olsa da, Avrupa Komisyonu bu yönde çalışmalara başladı.
![](http://www.hplusdergi.com/wp-content/uploads/2024/01/H_06_hukuk_makalesi_insanlarin_yerini_seks_robotlari_mi_aliyor-_volkan_dulger_05-1024x576.jpg)
Seks robotları ile olan birliktelik, zinanın konusunu oluşturabilir veya haklı boşanma sebebi olarak görülebilir mi?
Ulusal hukukumuz açısından aile hukukunun düzenlendiği Türk Medeni Kanunu’nda eşlerden birinin zina etmesi, diğer eşin boşanma davası açma sebebi olarak düzenlenmiştir. Boşanma sebepleri başlığı altında düzenlenen bu hükmün karşısında seks robotları ile cinsel birlikteliğin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün müdür? Zina, evli bir erkek veya kadının eşinden başka biriyle kendi istek ve iradesiyle kurduğu cinsel ilişkidir. Seks robotu, tanımda geçen “başka biri” kavramına dahil edilebilir mi? Günümüzde akıllı seks oyuncaklarından çok farklı olarak tasarlanan seks robotları artık hissedebilen, karşısındakine cevap verebilen ve tek taraflı zevk oyuncağından daha çok karşılıklı olarak paylaşımların yapılabildiği varlıklar haline gelerek, tıpkı insana ait özellikler göstermeye başlamıştır. Böyle bir robotun pekala başka biri olarak kabul edilmesi ve zinanın konusu olabilmesi mümkün olamaz mı? Ancak her ne kadar insana benzer özellikler gösterse de; hukuk düzeni tarafından henüz tanınmamış ve kişilik benzeri bir nitelemeye tabi tutulmamış olması, bu seks robotlarının, zina kavramının geniş yorumlanmasıyla zinadaki taraflardan biri olarak kabul edilmesi, ne kadar hukuka uygun bir davranış olur?
“The Sex Robots Are Coming” adlı belgesele konu olan Amerika’da yaşayan 36 yıllık evli olan bir adam, April adını verdiği robotu ile haftanın dört günü seks yapıyor, onu yemeğe çıkarıyor ve ona hediyeler alıyor. Yemeğe gittiklerinde ise etraftaki insanların onu adeta canlı bir kadın sandığını, April’in kendisini dinlediğini ve onu anlayabildiğini belirtiyor. Buraya kadarki kurduğum cümle içerisindeki robot kelimesini kaldırdığınızda aslında bahsedilenin doğrudan bir başka kadın veya erkek olduğu kanısına varmaktayız. Peki böyle bir durumun yalnızca robot sıfatından ötürü, kanun tarafından yasaklanmaması ve ayrıca toplum nezdinde uygun bulunmaması, diğer evli eş için hiçbir hukuki koruma olmaması anlamına mı gelir?
Mevcut hukuki normların konusu yapay zekalı varlıklar olduğunda, ne yazık ki sorunları aşmada yeterli olmaması sebebiyle konuya ilişkin yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu sonucuna varmaktayız. Şahsi kanaatim, zina söz konusu olduğunda, korunmak istenen diğer eşin üstün yararının gözetilmesi gerektiği yönündedir. Bunun nedeni ise artık insansı robotlar sayesinde, kişilerin seks yapacakları kişiyi adeta elleriyle yaratabilmeleri ve kişiliklerini belirleyebilmeleridir. Bu durum evli eşi karısından/ kocasından uzaklaştırmaya itebilecek ve diğer eşi yalnızlığa sürükleyecek niteliktedir. Buna karşın çoğu hukuksal sorunda olduğu gibi somut olaya göre şekillenebilecek bu durumda karşı tarafın tutumu da gözetilmelidir. Affeden tarafın dava hakkının olmadığını düzenleyen Kanun hükmü de nazara alındığında, bu durumu kabul eden ve rahatsız olmayan eş için zina hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirtmek gerekir. Nitekim yukarıdaki örnekte April isimli robotuyla ilişki yaşayan adamın eşinin önceleri bu durumu garipsemiş olsa da, zamanla alıştığını ve robotun gerçek bir kadın olmaması sebebiyle içinin rahatladığı yönünde açıklamaları bulunmaktadır.
Eşlerden birinin seks robotu ile ilişki içinde olması ihtimali, mevcut hukuk sisteminin sınırları içerisinde hangi durumların boşanma sebebi olarak kabul edilebileceği sorunu etrafında çözülmeye çalışılmaktadır. Bu robotların hukuk düzenince tanındığı yani Anayasa ve Medeni Kanun’da düzenlenerek tıpkı insanlar gibi hak ve fiil ehliyetine sahip olmaları ve insanlarla aynı düzeyde kabul edilmeleri halinde, bu durumu doğrudan zina olarak kabul etmemiz mümkün olacaktır. Zina olarak kabul edildiğinde boşanma sebebinin yanı sıra, evli bir kişiyle birlikte olduğunun farkında olan seks robotuna karşı açılabilecek manevi tazminat davaları da gündeme gelecektir. Bu şekilde hak ve fiil ehliyetine sahip olan robot, bir davada da taraf olabilecektir. Ancak mevcut düzenlemelerde en makul çözümün bu olduğu düşünülebilirse de, robotlara da insanlarla eşit kişilik tanımak günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek midir? Bunun için henüz erken olduğunu düşünüyorum.
Robotlar, şu an için mevcut hukuk düzenimizde Roma Hukuku’ndan gelen kişi-eşya ayrımına tabi olarak eşya olarak kabul edilmektedir. Ancak söz konusu varlığın insansı robot olması, bizi basit bir eşya kavramından uzaklaştırmakta ve adeta “insan” kavramına yakınlaştırarak gerçek kişi kavramı altında yapılan düzenlemelere yönlendirmektedir. Evli bir erkeğin seks robotu kullanması ile evli bir kadının vibratör kullanması arasında bir fark var mıdır? Seks robotları basit bir cinsel obje olarak değerlendirildiğinde, aslında sıradan bir vibratörden hiçbir farkı yoktur. Ancak vibratör kullanan bir kadın, bununla konuşup dertleşemediği gibi, söz gelimi vibratörünü yemeğe çıkarıp ona hediyeler de almamaktadır. Olaya diğer tarafından baktığımızda bir vibratör de kullanıldığı esnada karşısındakine ne bir şeyler söyleyerek komut verebilir ne de bu durumdan zevk alıp, karşısındakine aşık olduğunu ifade edebilir. Öyleyse bu robotların sıradan bir obje olarak değerlendirilmesinin olası sorunlara çözüm olabilmesi ve konuya ilişkin ihtiyaçları karşılayabilmesi mümkün değildir. Bununla beraber her ne kadar insansı özellikler gösterse ve hatta insandan ayırt edilmesi zamanla güç hale gelse de, bu robotların insan olarak tanımlanması ve kabul edilmesi de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Böylece geleneksel olarak günümüze kadar gelmiş olan kişi ve eşya ayrımının teknolojik gelişmeler karşısında artık bize yetmediği sonucuna ulaşmaktayız.
Bana göre, yapay zekalı varlıkların ve insansı seks robotlarının gelişmesiyle ve hayatımıza tamamen girmesiyle birlikte cinsellik, evlilik, aldatma, zina, boşanma ve çok eşlilik/tek eşlilik kavramları yeniden tanımlanmak zorunda kalacaktır.
![](http://www.hplusdergi.com/wp-content/uploads/2024/01/H_06_hukuk_makalesi_insanlarin_yerini_seks_robotlari_mi_aliyor-_volkan_dulger_03-1024x576.jpg)
Seks robotları ile birliktelik, evlilik birliğinin yürütülmesinin beklenemeyecek bir hal alması sonucunu doğurabilir mi?
Evlilik kurumu ile modern toplumun çekirdeğini oluşturan yeni bir aile kurulduğu için, bunun toplumun en temel ve en önemli bileşenlerinden biri olduğu uzun yıllardan beri dile getirilir. Bu nedenle evlilik daima korunması gereken kutsal bir olgu olarak tanımlanmış ve eşlerin, evliliğin zarar görebileceği her türlü davranıştan kaçınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu düşünceden hareketle eşler arasında sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil edecek davranışlar ile evliliğin devamını zorlaştıran her türlü davranış, birçok hukuk tarafından bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Taraflardan biri için ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir. Bu durum, eşler arasında öngörülemeyecek her türlü sadakat yükümlülüğüne zarar verici davranışı da kapsamına almaktadır.
Günümüzün gelişen teknolojisiyle birlikte ortaya çıkan problemleri söz konusu mevcut düzenlemeler ile çözmeye çalışsak da, bazı noktalarda cevap verebilmek mümkün olamamaktadır. Eşlerden birinin seks robotuyla ilişki yaşaması sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir mi? Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmiş olmasından bahsedebilmek için yalnızca başka bir insanla mı ilişkiye girilmesi gerekir? Bir seks robotuyla yaşanan duygusal ve cinsel ilişkinin bir kadının vibratör kullanmasıyla bir sayılamayacağı açıktır. Zira karşı tarafın bir robotla beraber olması ile cinsel bir obje kullanması arasında fark vardır ve diğer taraf üzerinde aynı etkiyi yaratmamaktadır. Eşin bir seks robotuyla dışarıda vakit geçirmesi durumunda, diğer eşin haysiyetinin zarar görebileceği endişesi pek muhtemeldir. Bu şekilde seks robotuyla ilişkisi olan bir eşe sahip olan taraf için evlilik birliği yürütülebilir mi?
İnsanların seks robotlarına cinsel taciz veya saldırıda bulunması: Seks robotları cinsel suçların mağduru olabilecek mi?
TCK’da düzenlenen cinsel saldırı suçu, cinsel saldırılarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi anlamına gelir. Suçun oluşabilmesi için, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmiş olması gerekir. Suçta korunan hukuki değer öncelikle cinsel dokunulmazlık kapsamında mağdurun cinsel özgürlüğüyken, daha sonrasında fiziksel ve ruhsal bütünlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunun mağdurunun kişi olması gerekirken, bu kişinin niteliği bakımından herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Buna göre fail, suçu kadın, erkek, genç veya yaşlı herkese karşı işleyebilir. Ancak bu noktada mağdurun on sekiz yaşından küçük olması halinde, cinsel saldırı suçunun değil, cinsel istismar suçunun oluşacağına dikkat etmek gerekir.
Cinsel taciz ise bir kimsenin cinselliğine yönelen sözlü veya yazılı, vücuda temas içermeyen rahatsız edici nitelikte cinsel amaçlı hareketlerde bulunmasıdır. Mağdur bakımından cinsel saldırı suçuyla herhangi bir fark arz etmez. Korunan hukuki değer ise ilk olarak cinsel özgürlük olmakla beraber, bireylerin rahatsız edilmesinin önlenmesiyle, huzur ve sükûn içinde yaşamalarının sağlanması da önemlidir. Bu iki suçu birbirinden ayıran ölçüt; cinsel saldırı suçunda mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmemesidir. Burada mağdurun vücuduna herhangi bir şekilde bir temas yoktur.
Kişinin bir seks robotunu çok güzel ya da seksi bulup ondan çok etkilenmesi, hatta tahrik olması sonucu cinsel arzularını tatmin etmek için bu robotun bacaklarını okşaması, robota bedensel temasta bulunmaksızın cinsel organını çıkarıp göstermesi veya robotun yanından geçtiği esnada “Senin için yanıyorum, eriyorum” demesi halinde, bu eylemlerin hangi kapsamda değerlendirileceğine ilişkin birtakım sorular doğmaktadır:
İlk olarak kişinin robotun bacaklarını okşamak suretiyle gerçekleştirdiği fiil, robotun rızasıyla mı yoksa rızası dışında mı gerçekleştirilmiştir? Zira cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için karşı tarafın rızasının olmaması gerektiği açıktır. Peki bir seks robotunun rızasından bahsedilir mi? Kendi partnerini seçebilme veya kendisini isteyen bir kişiyi reddetme özelliğine sahip robotların yapılması halinde bu robotların da rızasından bahsedilmesi gerektiği söylenebilir.
Seks robotunun rızası veya rızası dışında gerçekleştirilen fiilin korunması için hukuki bir menfaatin bulunması gerekir. Korunan hukuki değerin mağdurun cinsel özgürlüğü ile fiziksel ve ruhsal bütünlüğü olan cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için, seks robotunun da cinsel özgürlüğü tanınmalıdır. Peki bir seks robotunun vücut bütünlüğünden bahsedilebilir mi? Fiil sonucunda robotun ruh sağlığı zedelenerek ruhsal bütünlüğü zarar görebilir mi? Bireylerin rahatsız edilmemesini ve huzur içinde yaşamasını sağlamak yararını da öngören cinsel taciz suçunu ele aldığımızda, söz konusu fiiller sonucunda robotun huzurunun bozulduğu söylenebilir mi? Bunun varlığını kabul ettiğimizde Kanunun korumak istediği yarara karşı bir zarar gerçekleşecek ancak suçun maddi unsurları noktasında problem yaşanacaktır.
Seks robotlarının zaten kişilerin cinsel arzularını tatmin edilmesi amacına yönelik oluşturulduğu düşünüldüğünde, bu robotlara karşı gerçekleştirilen fiillerin hukuka aykırı olup olmayacağı konusu tartışılması gereken bir diğer noktadır. Yazmak için yapılmış olan kalemi satın alıp bununla dilediğimiz gibi yazmakta özgür olmamıza benzer bir durum olmadığı açıktır. Bunun gibi cinsel arzularını tatmin etmek isteyen bir kadının vibratör satın alarak bu vibratörle istediğini yapabilmesi gibi bir durumun söz konusu olduğu da söylenemez. Öyleyse bu açıdan bakıldığında seks robotunun sıradan bir obje kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Duruma insanlar yönünden baktığımız zaman, hasta tedavi etmek üzere hekimlik mesleğini icra eden bir kişiye zorla söz gelimi muayene veya ameliyat yaptırılması örnek verilebilir. Kişi sırf bu amaçla hekimlik mesleğini seçti diye bu kişiye zorla söz konusu iş yaptırılabilir mi? Bu örnek kapsamında hekimin tedavi etmeye yönelik yükümlülüklerine ilişkin hükümleri saklı tutmaktayım.
Hem eşya hem insanlar açısından verilen her iki örneğin de durumu tam olarak ifadeettiğini söylemek mümkün değil. Seks robotunun insansı özellikler taşıması ve kendisini isteyen bir kişiyi reddetme özelliklerine sahip olmasına rağmen sırf oluşturulma amacı göz önüne alınarak fiilin hukuka uygun kabul edilmesini haklı bir yaklaşım biçimi olarak görmüyorum. Durumun ilk olarak robotların hukuki statüsüne, ardından seks robotunun sahip olduğu özelliklere göre çözüme kavuşturulması söz konusu olabilir.
Robotların gittikçe daha farklı özelliklere sahip olarak üretildiği günümüzde, bu robotların cinsel birliktelik adına belli bir aşama için zorlanması ihtimaline de değinmek gerekir. Konuyla ilgili olarak İspanyol mühendis Sergi Santos tarafından üretilen Samantha seks robotunun romantizm ve ön sevişme aşamalarından geçmeden cinsel moda geçememesi örnek verilebilir. Böyle bir senaryoda Samantha’ya istediği romantizmi vermeden ilişkiye girmek için onu zorlamak ne olarak tanımlanabilir? Samantha, hangi hareketle hangi suçun nasıl bir unsuru olabilir?
Buraya kadar mağdur olup olamayacağını tartıştığımız seks robotları, genel anlamda robot denildiği zaman aklımıza gelen klasik robotlardır. Ancak teknolojinin gelişimi bununla sınırlı değildir. Klasik görüntüye sahip robotların yanında daha çok pedofili hastalarının tedavisi amacıyla öngörülmüş olan çocuk seks robotları ile hayvan şeklinde tasarlanan robotlar da yapılmaktadır. Cinsel suçların konusunu oluşturan hareketlerin bu robotlara karşı yapılması halinde, bu robotların mağdur olup olamayacağı ayrıca tartışılmalıdır.
Pedofili hastalarının tedavisi için çocuk seks robotlarının kullanılması düşüncesi birçok eleştiriyi beraberinde getirmiştir. Eleştirilerin büyük çoğunluğu, bu kullanımın hastaları tedavi etmekten çok, pedofiliyi arttıracağı ve teşvik aracı olarak kullanılacağı yönündedir. Çocuk seks robotlarının ortaya çıkması ve bu robotlara karşı yukarıda tanımlanan suçları oluşturan hareketlerin yapılması halinde, cinsel istismarı suçu oluşacak ve çocuk robot bu suçun mağduru olabilecek midir? Hukuk düzeninin tanıdığı bir robot dünyasına geçtiğimiz varsayımında, bu durum çocuk seks işçilerinin olduğu korkunç bir dönemin doğmasına sebep olacaktır.
Öncelikle çocuk seks robotlarına fiziksel ve psikolojik çeşitli nedenlerle karşı olduğumu belirtmeliyim. Her ne kadar hastalığın tedavisi amacıyla öngörülse de, konuyla ilgili yapılan eleştirilere katılmakta ve böyle bir tedavi yönteminin olumlu sonuçlar doğuramayacağı ayrıca hukuka uygun olarak kabul edilemeyeceği kanaatindeyim. Bunun ilk nedeni henüz yapay zekalı varlıkların kişi olarak kabul edilmediği ve tam olarak mağdur sıfatını kazanamadığı günümüzde, toplumun kendisinin mağdur olmasıdır. Her ne kadar robot da olsa çocuk görünümünde bir varlığın seks konusu yapılması hiçbir şekilde kabul edilmemelidir. Böyle bir durumun toplum üzerindeki yıkıcı etkisi ve sonuçlarından kaçınılması mümkün değildir. Diğer açıdan robotların gerçek anlamda yapay zekaya sahip olduğu ve bilinç, irade ve duygu özelliklerinden bahsedilebilecek olan gelecekte, bu çocuk robotların tedavi amacıyla dahi herhangi bir şekilde seks robotu olarak kullanılması ahlaka ve hukuka uygun kabul edilemez. Bu durumda yapay zekaya sahip çocuk robot da tıpkı insan gibi bir bilince sahip olacak ve hissedebilecektir. Böylece mağdur, hem insansı özelliklerinin olmasından dolayı çocuk robot hem de toplum olacaktır.
Bu nedenlerle her ne sebeple olursa olsun çocuk görünümünde robotların seks robotu olarak üretilmesi ve kullanılmasına kesinlikle karşı bir tavır sergilemekteyim. Bunun için ilk olarak çocuk seks robotlarının yapılması engellenmelidir. Bundan sonra kişilerin hukuka aykırı olarak çocuk seks robotunu üretmeleri halinde, bu robotların özelliklerine göre toplumu oluşturan bireyler veya robotların kendisi mağdur olarak kabul edilmelidir. Bu robotların üretildikten sonra seks robotu olarak kullanılması hali de ayrı bir suç tipi veya üretme suçunun ağırlaştırıcı nitelikli hali olarak düzenlenebilir.
Robot denildiğinde aklımıza ilk gelen klasik görüntüden farklı olarak tasarlanan diğer bir robot türü ise hayvan şeklinde olan robotlardır. Günümüzde insanlar tarafından hayvanlara karşı yapılan cinsel saldırılar, insanlığın en utanç verici yanlarından biri olarak kabul edilmekte ve bu tür olaylara ne yazık ki sıklıkla rastlamaktayız. Hayvan haklarının gittikçe önem kazanması, bunlara karşı yapılan saldırıların ciddi yaptırımlara tabi olması gerektiği düşüncesini doğurmuştur. Bu nedenle ülkemizde de konuyla ilgili çalışmalar geç de olsa başlamış ve yakın zamanda Hayvanları Koruma Kanunu tasarısı meclise sunulmuştur. Hayvanlara karşı yapılan saldırılara karşı önleyici çalışmaların yürütüldüğü ve hayvan haklarının önemine her geçen gün daha fazla varıldığı bu dönemde, hayvan şeklinde yapılan seks robotlarının üretilmesi ve insanlar tarafından bu robotların kullanılmasının toplum üzerindeki olası etki ve sonuçları kapsamında hukuka uygun olarak kabul edilip edilemeyeceği de tartışılmalıdır. Hukuka aykırı olarak değerlendirildiği takdirde hayvan şeklindeki seks robotu mağdur olarak kabul edilebilecek mi? Tabii bu sorunun da yanıtının verilmesi gerekir.
Seks robotlarının insanlara cinsel taciz veya saldırıda bulunması: Seks robotları cinsel suçların faili olabilecek mi?
Günümüzde kabul edilen ve ülkemizde de geçerli olan Kıta Avrupası hukuk sistemindeki suç teorisinde, bir suçun faili yalnızca gerçek bir kişi olabilir. Cinsel saldırı ve taciz suçlarında da durum böyledir. Mevcut hukuk sistemi, seks robotlarının herhangi bir cinsel suça, herhangi bir şekilde konu olmasına karşı cevap verememektedir. Dolayısıyla bugün açısından bu sorunun cevabı esasen seks robotlarının cinsel saldırı suçunun faili olamayacağıdır. Bu sebeple bu başlığa ilişkin olarak, olan değil, olması gereken hukuk düzeni kapsamında değerlendirmelerde bulunacağım.
Hangi amaçla meydana getirilmiş olduğu fark etmeksizin kendi kendine öğrenebilen ve kısmen de olsa bilinç ve irade sahibi bir robotun meydana geldiği varsayımından hareket ettiğimizde, bu robotun cinsel suçların faili olup olamayacağının tespit edilebilmesi için şu aşamalardan geçilmesi gerekir:
Öncelikle yapay zekalı varlıkların ve robotların Anayasa ve Medeni Kanun tarafından tanımlanmış ve hukuki statüsünün belirlenmiş olup olmadığına bakılmalıdır. Bunların tabi tutulduğu ayrıma göre fail olup olamayacakları öngörülebilir. Örneğin, robotların yasal düzenlemelere konu olması ama taşınmaz veya taşınır ayrımına benzer biçimde bir eşya olarak nitelendirilmesi halinde suçun faili olabilmeleri mümkün değildir.
Suçun oluşmasına neden olan hareket veya hareketlerin kendisine verilen bir komut üzerine mi yoksa robotun kendi bilinçli iradesi ile mi gerçekleştiği tespit edilmelidir. Bir robotun kaslarından çok etkilendiği bir erkeğe kendi istek ve iradesiyle dokunması ile sahibinin güzel bulduğu bir kadına dokunması komutu üzerine harekete geçmesi arasında fark olmalıdır. Robotun suç konusu hareketi hiçbir emir, tavsiye veya komut almaksızın tamamen kendi bilinç ve isteğiyle gerçekleştirmesi halinde fail olarak kabul edilmesi mümkünken, başka bir kişinin komutu ile suçu gerçekleştirmesi halinde tam bir faillikten bahsedilemeyecektir. Her iki durumda da robotun konumu tartışmalıdır. İkinci durumda başkasının tavsiye ve önerilerinin söz konusu olması halinde azmettirme gündeme gelebilir mi? Komut veren ile robotun suç konusu hareketleri beraber gerçekleştirmeleri halinde, her biri müşterek fail olarak kabul edilebilir mi? Yoksa robotun iradesi etki altına alındığından dolayı failli mi söz konusudur? Son ihtimalde ise robot suçun işlenmesinde sadece basit bir araç mıdır?
Olası ihtimaller farklı örneklerle çoğaltılabilir. Bütün bu sorulara cevap verebilmek için ilk olarak suçun oluşmasında yapay zekalı varlığın hareketinin niteliği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bundan sonra yapay zekalı varlığın fail olup olamayacağı, eğer olabilecekse bu varlığa karşı oluşturulan hukukun genel ilkelerine uygun ne tür yaptırımların uygulanabileceği belirlenmelidir.
Görülüğü üzere, yapay zekalı varlıklar ve suç söz konusu olduğunda, yıllardan beri ceza hukukçularının derin tartışmalara girdikleri ve çözüm aradıkları suç teorisinin hareket, nedensellik bağı, manevi unsur, kusur ve kusurluluk gibi konuları ile hukuk felsefesinin iradenin özgür olup olmadığı sorunsalının ve bunlara verilen yanıtların yeniden tanımlanması gerekir. Dolayısıyla yapay zekalı varlıkların ceza sorumluluğu konusunda yapılacak bir çalışmanın ceza hukukunun bu temel konularını ve tartışmalarını içermesi gerekir.
Seks robotları, insan ticareti suçunun önlenmesinde kullanılabilir mi?
Seks robotlarının şu an için öngörülen kullanım alanlarından bir diğeri de kadın ticareti suçunun önlenmesidir. Günümüzün en büyük sıkıntılarından biri, kadınların fuhuş yaptırmak amacıyla zorla alıkonularak çalıştırılması olduğu bilinen bir gerçektir. Dünyada yıllık insan ticareti suçunun mağdur sayısı milyonlara ulaşmıştır. Bu mağdurların %90’ını ise fuhuş amacıyla alıkonan 15- 26 yaş aralığındaki kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Bu oranların önüne geçilmesi için ne kadar ağır yaptırımlar getirilirse getirilsin, her hukuka aykırılık gibi bunun da tamamen önüne geçilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Ayrıca kişilerin cinsel zevkleri için birçok yaptırımı göze alabildiği de bilinmektedir. Kaldı ki bu ticaret döngüsünde çok yüksek ekonomik kazançlar söz konusudur ve bu da insanlar üzerinde teşvik edici rol oynamaktadır.
Seks robotlarının gündeme gelmesiyle birlikte kadın ticareti suçunun önlenmesi amacıyla kullanılabileceği ve bu durum karşısında bir çözüm olabileceği ihtimali akıllara gelmiştir. Yapay zekalı varlıkların bugünkü niteliği göz önüne alındığında, kadın ve çocukların kullanılmasındansa, bu amaçla üretilmiş olan robotların kullanılması menfaat dengesi açısından daha yerinde görülmektedir. Bir kadın veya çocuğun böylesine ağır travmalardan sonra topluma kazandırılması pek mümkün olamamaktadır. Ancak bu durumun bilincinde olmayan ve üretilme amacının zaten cinsel duyguların tatmini olan seks robotları için bu şekilde travmatik sonuçların doğması söz konusu değildir. Bu nedenle seks robotlarının kişilerin cinsel tatminleri için kullanımının yaygınlaşmasının, kadın ticaretinin önlenmesi karşısında olumlu etki göstermesi mümkün olabilir. Kişiler, sahip olduğu seks robotları sayesinde kadın veya çocuklara zarar vermeyecek ve fuhuş yaptırmak amacıyla kullanmayacaktır.
Teknolojinin geldiği bugünkü aşamada, kadınların yerine seks robotlarının kullanılması tercih edilebilir ama bu durum, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yüksek olasılıkla değişecektir. Gelişen teknolojiyle öngörülen insansı robotların geliştirilmesi ve bu robotların tıpkı insanlar gibi kişilik kazanması halinde kurduğumuz menfaat dengesi soruna çözüm olamayacaktır. Bu durumda robotun cinsel dokunulmazlığı da tıpkı insan gibi korunması gereken bir değer olarak kabul edilmelidir. Kaldı ki biz insanlar olarak bunu kabul etmesek dahi, haklarını talep edebilen özellikte bir robot karşımıza geçip cinsel özgürlüğünü istediğinde ne yapacağız?
Öte yandan seks robotları ile ilgili kulağa epey şaşırtıcı gelen bir diğer gelişme, bu robotların genelevlerde işçi olarak çalışmasıdır. Her ne kadar ilk duyulduğunda imkansız bir uygulama olarak algılansa da, bu yalnızca bir düşünceden ibaret olmayıp halihazırda uygulamaya geçmiş bir gerçektir. İspanya, İngiltere, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Rusya’da yalnızca seks robotlarının hizmet verdiği genelevler açılmış ve faaliyete başlamıştır. Bu genelevlere talep yalnızca erkeklerden değil, kadınlar tarafından da olmaktadır. Ayrıca aldatılmaktan korkan kadınların da eşleri için bu genelevlerde çalışan seks robotlarını tercih ettikleri görülmektedir. Bu genelevlerde çalışan seks robotları basit ve özelliksiz değil, tam tersine çeşitli yeteneklere de sahiptir. İngiltere’deki Henry yaptığı sohbet ve şakaların yanında okuyabildiği aşk şiirleri sayesinde dudak uçuklatan bir fiyata çalışmaktadır, Rusya’da faaliyete geçen seks robotları, vücut sıcaklıklarını düzenleyen ısıtma sistemlerine ve titreşim mekanizmalarına sahip olabilmekteler.
Bu genelevlerde kadınlar yerine seks robotlarının olmasının, hem cinsel yolla geçen hastalıklarının sayısını azaltacak olması hem de artık kadınların seks objesi olarak kullanılmaması gibi avantajları olduğundan bahsediliyor. Portsmouth Üniversitesi’nde siber kültür ve siber seksüalite üzerine çalışmalar yürüten Dr. Trudy Barber, insanların bir süre sonra seks ihtiyacını robotlarla karşılayacağını ileri sürüyor.
Seks robotlarından oluşan genelevlere karşı olmadığımı ayrıca bu genelevlerin zamanla yaygınlaşacağını düşündüğümü belirtmeliyim. Yukarıda değindiğim gibi bu durum sağlık ve bazı suçların önlenmesi gibi açılardan insanlardan oluşan genelevlere göre daha avantajlı olabilecektir. Ayrıca seks robotları ile birliktelikten daha çok zevk alacak insanların cinsel arzuları da düşünülmelidir. Seks robotları ile vakit geçirmek, birlikte olmak ve cinsel ilişkiye girmek isteyen insanların varlığı düşünüldüğünde, seks robotlarından oluşan genelevlere karşı bir tutum sergilemek, bu insanların hak ve özgürlüklerini zedeleyecek nitelikte bir davranış olmaz mı?
Söz konusu nedenlerle devlet ve seks robotlarını üreten firmaların konuya ilişkin destekleyici bir tutum izleyebileceğini düşünüyorum. Şu an için bir seks robotuna sahip olmanın maliyeti çok yüksek olsa da, zamanla bu robotların hayatımızın her alanına dahil olacağı ve artık dışarıda dolaşırken bir robotun yanından geçmenin, onunla birlikte sıra beklemenin çok tuhaf olmayacağı bir senaryo bizi beklemektedir. Üretim ve taleplerin artması sonucu doğal olarak maliyeti de düşürecektir. Böylelikle insanlar kolay bir şekilde seks robotlarını kullanabilecek ve cinsel arzularını bu şekilde tatmin edebilecektir. Genelev hizmetlerinin gerçek insanlardan ziyade, robot seks işçileriyle verilmesi ise, en azından bir süre içinde daha faydalı bir yaklaşım olacaktır.
Seks robotları ile bütün bu problemlere karşı nasıl bir çözüm yolu izlenmelidir?
Yapay zekanın bu denli hayatımızda yer ettiği ve neredeyse yapay zeka algoritmalarıyla yazılmış uygulamaları kullanmadan tek bir günümüzü geçiremediğimiz bugünlerde, yapay zekalı varlıkların da aynı şekilde hayatımıza girecek olması kaçınılmaz bir gerçek. Tıpkı şu anda kullandığımız yapay zekalı uygulamalar olmadan yapamadığımız gibi, ileride de robotlar olmadan hayatımıza devam edemeyecek hale geleceğimiz günlerin gelmesi mümkün olamaz mı? Oysa şu an bizzat kullandığımız yapay zekaların hayatımıza bu kadar çok gireceği ve bizim de bu zekalara böylesine adapte olacağımız daha öncesinde söylenseydi, ne kadar inandırıcı olurdu?
Teknolojide yaşanan bu hızlı gelişmelerin sonucunda yapay zekanın bir hayli gelişmiş bir noktaya geleceği öngörülüyor. Nitekim halihazırda içerisinde bulunduğumuz dönemde de gelişmiş yapay zeka programları kodlanıyor ve yapay zekaya sahip çeşitli robotlar üretiliyor. Bunun sonucunda yapay zekalı varlıkların hukuk dünyasına nasıl yansıyacağı ile bu varlıkların hukuki statülerinin ne şekilde belirleneceğine ilişkin sorular gündeme geliyor. Robotların zamanla insanların cinsel arzularının tatminini sağlanması üzerine seks robotu olarak üretilmesi ile seks robotlarına ilişkin olarak da çeşitli problemler doğuyor.
Yukarıda detaylı bir biçimde açıkladığım üzere, seks robotlarının kullanılması fiziksel, psikolojik, sosyal ve toplumsal birçok soru işaretinin doğmasına sebep oldu. Bu robotların suç aracı olarak kullanılması, çeşitli suçları önlemek amacıyla programlanması ve üretilmesi ile son olarak suç işlemesi halinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiği bilinmiyor. Bu sorulara cevap verebilmek ve doğru çözüme ulaşabilmek için teknoloji ve yapay zeka konusunda teknolojik gelişmelere paralel bir biçimde hukuk düzleminde çalışmalara başlanması, etik ilkelerin belirlenmesi ve yasal düzenleme yapılması yoluna gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu düzenlemelerin hangi hukuk prensibi ile nasıl olması gerektiği yönündeki kanaatim, öncelik sıralamasına göre aşağıdaki gibidir:
İlk olarak konunun Anayasa Hukuku bağlamında ele alınması gerekir. Burada yapay zekalı varlıkların hukuki statüsü tanımlanmalı, temel hak ve özgürlükleri açıkça belirlenmelidir.
Ardından hukukun temeli olan Medeni Hukuk devreye girmelidir. Kişiler hukuku gibi “yapay zekalı varlıklar hukuku” benzeri bir başlık öngörülmeli ve bu başlık altında yapay zekalı varlıkların varlığının başlangıcı ve sonu, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku ile ilgili hükümler düzenlenmelidir.
Bu sırayı ceza hukukunun takip etmesi gerektiği düşüncesindeyim. Yapay zekalı varlıkların dahil olduğu bir ceza hukuku uyuşmazlığında ne yapılması gerektiği ve sorumluluğunun nasıl ve neye göre tespit edileceği açıklığa kavuşturulmalıdır.
Son olarak yapay zekalı varlıkların sosyal, ekonomik ve kültürel ilişki ve faaliyetleri söz konusu olacağından ticaret hukuku, iş hukuku, borçlar hukuku gibi farklı hukuk disiplinlerinde de düzenleme yapılmalıdır. Hatta vatandaşlık alan yapay zekalı robotlar düşünüldüğünde, milletlerarası hukukun bile devreye girmesi gerektiğini söylemek mümkün.
Robotların genel bir biçimde hukuki enstrümanlar aracılığıyla tanımlanması, düzenlenmesi ve belirlenmesinden sonra özel olarak bu robotların niteliklerine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Seks robotları da özel düzenlemelere sahip olması gereken robot türlerindendir. Yukarıda incelediğim ve öngördüğüm olası problemlere ilişkin soru işaretlerini belirttiğim birçok tartışma, yalnızca seks robotlarına ilişkin olarak var olmaktadır. Bu nedenle genel hükümlerin ardından, bu hükümlerin yetersiz kaldığı noktalarda seks robotlarına ilişkin özel hükümler düzenlenmelidir.
Seks robotlarının hayatımıza girmiş olması karşısında nasıl bir yaklaşım benimsenmelidir?
Cinselliğin sanıldığının aksine hayatımızdaki psikolojik, fiziksel ve toplumsal açıdan bir hayli önemli olması ve insanın kendi kişiliğinin bir ifade şekli olarak tanımlanması ve seks robotlarının insanların cinsel arzularına hitap etmesi, seks robotlarını diğer robotlardan oldukça farklı bir noktaya taşımaktadır. Seks robotlarının oluşturulmaya başlanmasıyla insanlık tarihinden bu yana çeşitli objeler kullanılmış olsa da bir ilk gerçekleşmiş ve insanların bu robotlarla duygusal ve cinsel birliktelik yaşaması söz konusu olmuştur.
Birçok toplumda insanlar arasındaki cinsellik bile adeta efsaneleştirilerek tabulaştırılmış ve konuşulmaması gereken bir alan haline getirilmişken, insanlar ile robotların cinsel yaşamı kabul edilmeyerek konuyla ilgili araştırma ve tartışmalardan kaçınılabilecektir. Ancak teknolojik gelişmelerden kaçmak ve yokmuş gibi davranmak bize fayda sağlamayacağı gibi, tam aksi yönde geri kalmamıza neden olacaktır. Seks robotlarının artık kaçınılmaz bir gerçek haline gelmesi nedeniyle, bunların fayda ve zararlarıyla her açıdan her bilim disiplini bakımından derinlemesine incelemeye tabi tutulması gerekir.