SAYI 06 / MUHASEBE / MALİ MÜŞAVİR ERHAN CAĞŞIRLI
Gelir Günümüzde özellikle ticari davalarda, cari hesap uyuşmazlıklarında, öz sermayeyi ilgilendiren ortaklık davalarında, şirketlerin resmi kayıtları olmazsa olmaz ticari kanıt olarak karşımıza çıkıyor. Genel olarak şirketlerin defter ve belgelerini incelerken, olayın bütününü görmek için ya da bütünden ayrılarak defter içindeki davaya konu münferit olayı incelemek için muhasebe kayıtlarının tetkikine ihtiyaç duyuluyor.
Konu genel olarak her ne kadar mahkeme tarafından bilirkişilere sevk edilse bile, dosyada davaya taraf olan avukatların muhasebe kayıtlarını süzebiliyor olması önemli bir husustur. Bu noktada ülkemizde hangi defter tutma sistemleri uygulanıyor?
İşletme Hesabı Defteri
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerin dışında kalan gerçek kişi firmaları tarafından uygulanabilen, ilgili madde sınırları gereği genel olarak iş hacimleri ve ciroları sınırlı olduğundan, tuttukları defterlerin bir tarafına ödemeden bağımsız olarak giderlerini, diğer tarafına ödemeden bağımsız olarak gelirlerini yazdıkları defter tutma biçimi, işletme hesabı defteridir.
Hedef kitle mükellef grubunun defter ve kayıtlarında herhangi bir ödeme, tahsilat, cari hesap gibi detaylara yer verilmez. Gerçek kişi mükellefin iş hacimleri 177. Madde kapsamına girmesi durumunda, takip eden yıl başından itibaren detaylı hesapların tutulduğu bilanço hesabı esasına geçiş yapmalıdır.
Serbest Meslek Defteri
Esasen işletme defteri ile aynı yöntemde işleyiş gösteren serbest meslek kazanç defterinin işletme defterinden farkı, serbest meslek erbabının ciro ve iş hacminden bağımsız olarak, hacim ne kadar büyürse büyüsün bu yöntemi kullanmaya devam edecek olmasıdır.
Bilanço Hesabına Göre Defter Tutma
Tüm sermaye şirketleri kuruluştan itibaren, 2013 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. Madde hükümleri gereği sınırı geçen gerçek kişi mükellefler ise şartları yerine getirdikleri mali dönemin başından itibaren zorunlu olarak bilanço hesabına göre defter tutmakla yükümlüdür. Dileyen mükellefler kapsama dahil olmasalar bile, isteğe bağlı olarak bilanço hesabına göre defter tutabilirler.
Bilanço hesabı esası bir muhasebe lisanı olan tek düzen hesap planı üzerine kurulmuş çift taraflı kayıt sistemidir. Ülkemizde uygulanan çift taraflı kayıt sistemi neredeyse tüm dünyada aynı mantık üzerinde çalışmaktadır. Dünyada çift taraflı kayıt sistemi mantığı üzerine kurulmuş farklı kod sistemleri kullanılırken, ülkemizde üçlü kod sisteminde oluşturulmuş hesap planı kullanılıyor.
Mükellefler 100 ile başlayıp 900’e kadar devam eden kod sisteminde ana kodlara sadık kalmak şartıyla, gerek mali idarenin isteklerine cevap verecek şeffaflıkta, gerekse ortak ya da yatırımcıların isteyecekleri raporları çıkarmaya imkan sağlayacak açıklıkta serbestçe alt hesaplar açabilirler.
Ülkeler arasında farklılık gösteren hesap planı dizilişlerinde, ülkemizde aşağıdaki dizilişe uygun bir sistematik kurulmuştur.
Dizilişi en kısa vadeli olan kalemden en uzun vadeli olan kaleme gitmek prensibiyle oluşturulan nihai bilançoda hesaplar toplu ve detaysız olarak görünüyor.
Genel olarak bütünü temsil eden bilançoda detay hesaplara değinilmeksizin şirketin toplam borç, toplam alacak, toplam öz sermaye gibi özet verileri yer alıyor. Davaya konu olay ile ilgili defterlerden bilgi süzülmek istendiği takdirde, ilgili olayın yer alması gereken hesap belirlenir ve kebir hesapları bazında tek tek inceleme yapılır.
Sonuç olarak, Hukuki İhtilafa konu şirketin tutmuş olduğu defterler oldukça önem arz etmektedir. Örneğin işletme hesabına göre defter tutan bir gerçek kişi ile bir sermaye şirketinin alacak davası olduğunu düşünürsek, sermaye şirketi ödemeler, faturalar dahil tüm muameleleri resmi defterlerinde ayrıca göstermek zorundayken, işletme hesabına göre defter tutan gerçek kişi, defter kayıtlarından sadece alış ya da satış belgelerini ibraz etmeli, diğer ispatlayıcı belgeleri defter ve belgelerinden bağımsız olarak sunmalıdır.